Karadağ Gezimizden Notlar Sveti Stefan ve Budva 1. Kısım
Merhaba, ben Ender;
Her şey yaklaşık 4 -5 ay önce daha sonraki yazılarımda da bahsedeceğim Nevşehir gezimizden dönerken, birden yurtdışına çıkmaya karar vermemizle başladı. Daha önce bu durumu deneyimlemiş arkadaşlarımızdan da bilgi alarak, araba kiralayarak Balkanlar'ı vizesiz gezmeye karar verdik.
Euro, Türk lirasının beşiğini tıngır mıngır sallarken yola çıktığımız bu serüvende deneyimlerimizi sizinle paylaşmak istedim. keşke gelmeden bilseydim dediğim şeyleri size aktarmaya çalışacağım.
Bu yazımda ise Arnavutluk'tan sonraki durağımız ve gezimizin de favori noktası olarak belirlediğimiz Karadağ'dan bahsedeceğim.
![]() |
Budva, Sveti Stefan Karadağ'a gelip buraya gelmezseniz Policia sizi tutukluyor. |
1. Karadağ (Montenegro) Tarihi
Balkanların en genç ülkesi ünvanını taşıyan Karadağ, bağımsızlığını 2006 yılında ilan etti. Karadağ tarihinden de çok uzun bahsetmeyeceğim ancak Zeta prensliği adıyla ilk olarak bağımsız bir il olarak oluşmuştur. 12. yy dolaylarında Sırp egemenliğine girmiştir ve tarihsel süreç boyunca da Osmanlı ve Arnavutluk ile sık sık çatışmalar yaşamıştır.
1878'de Berlin Kongresi'nde bağımsızlığı kabul edilen ülke 1. Dünya Savaşında Sırbistan'ın yanında yer alarak aynı zamanda da Sırbistan'ın komşusu olmayı başardı. Toprakları 1941 yılında karşı kıyısındaki İtalya tarafından işgal edilen Karadağ'da çıkan isyanlar 1944'e kadar sürdü, bu süreçte İtalya tarafından halkı temsil ettiği düşünülen bir yönetim kuruldu. Partizanların denetimi altındaki Karadağ 1946 yılında Yugoslavya'yı oluşturan 6 devletten biri oldu.
1992'de Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin dağılmasının ardından aynı yıl içerisinde Sırbistan ile beraber Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ni oluşturdu. Karadağ militer güçleri Bosna Savaşı esnasında da Sırbistan'ın yanında yer aldı. 1996 yılında gelen yönetim Sırbistan ile olan bağlarını koparsa ve para birimini dahi değiştirse de 1999 yılında gevşek de olsa arada kalan bağlar sebebiyle NATO tarafından bombalandı.
2002 yılında taraflar arasındaki antlaşma yenilendi ve isim Sırbistan ve Karadağ Devlet Birliği olarak isim güncellendi. Tabiri caizse iki ülke anlaşmalı olarak boşanabileceklerini ifade ettiler. Yeni anlaşmaya göre referandum halinde iki taraf da birlikten ayrılabilecekti. 2006 yılında yapılan referandumda %55 evet oyuyla Karadağ birlikten ayrılarak bağımsızlığını ilan etti.
2. Karadağ Hakkında Genel Bilgiler
Ülkede nüfusun %45'i Karadağlı veya Montenegrin. %30 Sırplar yaşamakta iken %10'a yakın ise Boşnaklar bulunmakta. Karadağ'ın toplam nüfusu 750.000'e yakındır. Wiki'ye bakarsak ülkede son sayımlarda 59 lise mevcut. Hatta Karadağ'da sadece 1 adet devlet üniversitesi vardır. 2 adet de vakıf üniversitesi bulunan ülkede bütün üniversiteler kendi dilinde yani 'Karadağlı dili' veya 'Karadağca' (Montenegrin) eğitim vermektedir.
Ülkenin küçüklüğü beni de çok şaşırtmakla beraber bu dil konusunda da ilginç durumlar mevcut. Öncelikle ülke içerisinde yaşayan Sırpların milliyetçi tutumları (referandum sonuçlarında da farkedildiği üzere) sebebiyle Karadağ dilini ayrı bir dil olarak görmeme ve alfabedeki değişiklikleri de kabul etmeme yönelimleri var. Karadağ ise Karadağlı kavramını ve milliyetçiliğini oluşturmak için derin çaba sarfetmekte. Yukarıdan baktığımızda ise Sırpça ile Karadağca arasında belirgin bir fark mevcut değil zaten. İşte duyduğunuzda şaşıracağınız bir bilgi: 2011 yılında yani bağımsızlık ilan edildikten 5 yıl sonra yapılan bir ankette (yaklaşık 500 bin kişi ile) halkın %36.9'u anadillerini Karadağca olarak ifade ederken %42.8'i ise Sırpça olarak ifade etmekte. Kalan yüzdelik kısım bu ikisini de söylememiş.
Oradayken merak edip yaptığım araştırmalarda ülkede sadece 19 sağlık merkezi ve 10 hastane olduğunu öğrendim. 100 bin kişiye 200 doktor düşen ülkede sosyal sağlık güvencesi sistemi mevcut. Ancak sağlık sistemleri de çok da gelişmiş olmayan ve açıkça yetersiz olan ülkede komplike problemi bulunan hastalar diğer ülkelere sevk edilmek durumunda kalıyor. Kişi başına düşen hemşire, doktor ve hastane yatağı sayısı en az olan bu ülkede de alkol ve sigara tüketimi çılgın düzeylerde olmasına karşın acil kapılarında böğüren tipler, vızır vızır hastaneye girip çıkan arabaları en kalabalık şehirlerden biri olan Kotor'da bile görmemek ise biz neyi yanlış yapıyoruz diye insana düşündürüyor.
Avrupa Birliği'ne girme konusunda eli kulağında olan genç ülkemizin para birimi ise Euro olduğu için zaten euro ile gittiğiniz seyahatinde bu açıdan size kolaylık sağlıyor. Yine de söylemeden geçemeyeceğim en pahalı Balkan ülkelerinden biriydi ve Tax free uygulamasında vergiyi geri almak için ülkeden çıkıp 6 ay içinde tekrar giriş yaparak almanız gerekiyor.
3. Konaklama ve Otopark
Ülkenin uğrak yerleri, Kotor ve Budva türkler tarafından da sıkça ziyaret edilen yerler ancak esas mevzu Kotor olduğu için biz Kotor'da airbnb aracılığıyla konakladık. Oteller ve pansiyonlar da var. Airbnb daha uygun ve rahat olduğu için bunu tercih ettik. Yemek işlerini dışarıda hallettik. Şehir içinde çoğunlukla yaya olarak dolaştık, bir kısmında da bisiklet sürdük. Merkez'de otopark bulup araba parketmek neredeyse imkansız, eve ilk girdiğimizde ev sahibimizin bize ilk söylediği şey: ' sakın arabanızla bir yere gitmeyin, en fazla 20 dk yürürsünüz ama arabayla takılıp kalırsınız'. Biz de sözünü dinledik ve gerçekten Karadağ'da egzersiz rekorumuzu kırdık.
4. Geziden notlar ve biz ne yaptık?
Biz Karadağ'a kiralık arabayla karayolu aracılığıyla geçtik. Tiran'dan yola çıkarak Karadağ'a yaklaşık 3.5 saatte vardık. Gümrükte ise pasaportlarımızı alırken 'wellcome', geri verirken de 'çav' diyerek bizi ülkeye kabul ettiler ve herhangi bir sorunla karşılaşmadık. Daha önce Karadağ'a girişte sorun yaşayan da duymadım.
Karadağ'a 2 gün ayırmıştık ve ilk olarak yukarıda da fotoğrafı bulunan Sveti Stefan'ı ve ardından Budva'nın merkezini görmeyi planladık. Arabayla gezmenin güzel yanlarından biriyse istediğiniz yerde durup şöyle bir bakabilmek. Budva'ya gelmeden önce yol üstünde gördüğümüz güzel kiliseye aniden saparak orayı gezdik.
![]() |
Manastır Rezevici içerisinden bir görünüm, sağdaki kısmın içine girebiliyorsunuz. |
Aslında manastır Sveti stefan ile Budva merkezi arasındaydı. Sveti Stefan ise ilk fotoğrafta bulunan karaya bir yol ile bağlı olan manastır-ada. Zaten sosyal medyada da sıklıkla görmek mümkün. Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş atasözünün çürüdüğü bu yerde yakın bir zamana kadar adaya girip gezmek mümkün olsa da şimdilerde ada 'özelleştirildiği' için otel olarak kullanılmakta ve girip gezmek gibi bir lüksümüz yok.
![]() |
Taş güzellik ve ben , sağdaki ben. Adaya girmek mümkün değil ama etrafında yüzebilir, kapısına kadar gidebilirsiniz. |
![]() |
Hatta burada da sağlı sollu görüldüğü üzere adaya bakarak sahilde bedavaya yüzebilirsiniz, adayı kiralayıp burayı serbest bırakmaları da ilginç ama güzel olmuş. |
Montenegro'nun Rize ve Antalya evlenmiş de çocukları olmuş hissi veren doğasındaki nüfusuna yetecek şekilde planlandığını düşündüğüm gidiş dönüş bölünmemiş 2 şeritli yollarında yolculuğumuza devam ederek Budva'ya vardır. Budva'da yol kenarları da dahil otopark haline getirilmiş çünkü şehir kaynıyor. Yani otoparka para vermemeniz biraz zor. Biz de arabamızı otoparka koyduktan sonra gerçek anlamda da mecaz anlamda da 'Kaleiçi' olarak değerlendirebileceğimiz Budva'yı gezmeye koyulduk.
![]() |
Şairler meydanı, arkadaki taş açıklıktan sahile çıkılabiliyor. Sağımdaki alanda müzik gösterisi vb yapıyorlar. |
![]() |
Old Town içerisinden bir görüntü |
Bir yerde ayak tabanlarımız ağrımadıysa orayı gezmiş sayılmayız düsturumuzu bozmayarak Budva'nın da başından sonuna yürüyerek ne var ne yok baktık fakat çok farklı bir durum göremedik. İlgilenenler için müzeler var ancak Old Town içindeki Budva Müzesi'ne girmek hatasına sakın kapılmayın. Türkiye'ye yaşayan biri için hayatının en boş euro harcamasını yapmış olursunuz. Yetersiz, bakımsız, ilgisiz bir müze. Çağa göre katlara eserler dizilmiş, hiç görmemiş biri için çekici olabilir ama ülkemizde herhangi bir müzeye gittiyseniz bu neydi diyip çıkacaksınızdır, hele alanda okumalar yapmış bilgili biriyseniz muhtemelen sinirlenip çıkacaksınızdır. Sveti Nikola Adası'na da tekne ile geçmek mümkün - nam-ı diğer Hawaii Adası- fakat bir 2 gün ayırdığımız ve iki günkü konaklamamızı da Kotor'da planladığımız için Kotor'a dönüş yoluna çıktık.
Yorumlar
Yorum Gönder