Belgrad Gezi Rehberi 2. Kısım (Müzeler, Taş Meydan ve Şehir)

 Belgrad gezimizde 18 katlı her bir katta 10'ar daire bulunan ve 30 - 40 yıllık olduğunu tahmin ettiğimiz apartmanımızda konaklamamızın ardından ikinci günün akşamında dönüş uçuşumuzun olduğu Üsküp'e geçeceğimiz için güne erken başladık. Arabayla merkeze gidip bir kapalı otoparka (imkan bolca mevcut) parkettikten sonra şehri dolaşmaya başladık. 


Belgrad'da random bir sokak, ben buna hisleri fotoğraflamak diyorum. Tekrar bakınca o an düşündüklerinizi düşündürebilen tek başına çok anlamı olmayan fotoğraflar.

Knez Mihailova'da muhtemelen bir şeyleri protesto etmek için maskeyle müzik yapan ablalar. 
 

Bir şehrin sokaklarında çoraplarınızın alt kısmı soyulana kadar yürümediyseniz o şehri gezdim demeniz çok da doğru olmayacaktır. Bu ne, bu ne zaman yapılmış acaba, bu neden böyle gibi sorular sormak da olayın tabi ki tuzu biberi. Belgrad mimarisinde barok esintileri esas temayı oluşturuyor. Buna örnek olarak aşağıda ulusal banka ve Sırbistan Millet Meclisi'nin fotoğraflarını bırakıyorum.

Sırbistan Millet Meclisi girişi


Ulusal Banka
Sokakta herhangi bir yerde yürürken de benzer binalar görmek şehir merkezinde mümkün. Oha ne güzel binaymış be derken birden dalgalanan Türk bayrağını gördüğümüz Türkiye konsolosluğu da buna en güzel örneklerde. 

Sava nehri Tuna nehrine kavuşmadan önce Sava tarafından ayrılan iki yakasını bir araya getiren köprüler mevcut. Bu köprülerde gün batımında yürüyebilir, köprüden travmay geçtikçe galiba yıkılıyor hissine kapılabilir, üstünde insan bile zıplasa sallanan köprüde dehşet dolu dakikalar yaşayabilirsiniz. 




Ayrıca dün yetiştiremediğimiz için gezemediğimiz taş meydan ve Aziz Sava Katedrali'ni de gördük. Taş Meydan'da spor yapan gençler, köpeklerini gezdirenler, sessizce yürüyüş ve koşu yapanlar ile beraber yerli ve milli sanatçılarının yapmış olduğu taş heykelleri gördük. Ayrıca burası Nikola Tesla Müzesi'ne de çok yakın. Parkın içerisinde Aliyev'in de bir heykelini görebilirsiniz. 

Aziz Sava Katedrali (Taş Meydan'ın girişinde, Sırbistan Millet Meclisi binasını geçtikten sonra)



Taş meydanda (Sırpça tasmegdan) dolaştıktan ve etrafı gördükten sonra gezinin başından beri görmek için sabırsızlandığım ve yerli yabancı herkesin çok övdüğü Nikola Tesla Müzesine doğru yola çıktık. Burada İngilizce ve sırpça rehberli seçenekler olduğunu ve saatlerin değişebileceğini daha önceden bildiğim için kota dolma riski de olması sebebiyle açılır açılmaz kapısına dikildik. Kapıda hangi dilde rehberli turun hangi saatte olduğu yazıyor gittiğimiz dönemde sabah 10 ve öğleden sonra 2 deki turlar İngilizce diğerleri Sırpça idi. 

Nikola Tesla Müzesi ve hatta müzenin içerisinde Nikola Tesla'nın külleri olması sebebiyle bir yandan da anıt niteliği taşımakta. 


Gördüğünüz üzere alan küçük o yüzden belli bir sayıda kişiyle rehberli turlar sınırlı. Müzenin rehbersiz gezme ücreti 400 rsd, rehberli gezme ücreti ise 800 rsd. Rehbersiz gezilmesini kesinlikle önermem, bu gezide bir şeye para verecekseniz buna para vermelisiniz. Rehbersiz geziye deneyler ve film dahil değil. Müzenin içine girip bi bakıp çıkmak için de hem 400 rsd vermeye değmez hem de baktıklarınızdan bir şey anlamabilirsiniz. Eminim müzeyi gezdikten sonra Nikola Tesla'yı daha çok araştırmak isteyeceksiniz. Müzede çektiğim video ve fotoğrafları ayrıca instagram hesabımda görebilirsiniz. Ayrıca müzenin tur saatlerini ve dilini resmi sitesinden incelemek mümkün. 


Esasında sonrasında Sırbistan Ulusal Müzesini görmeyi planlamıştık ancak girişte normal biletle gezilebilecek serginin küçük ve pahalı olduğunu gördük, müzeye zaman zaman Monet eserleri bile geliyormuş ve özel sergiler de açılıyormuş. Biz gittiğimizde de mevcuttu ancak her biri için ayrı bilet almak gerekiyordu. Antik çanak çömlek mozaik açısından da Antep veya Urfa'nın eline su dökebilecek bir müze olmadığı için buraya para vermek istemedik. Türkiyenin en büyük müzesi olan ve başka bir yazımda anlatacağım Şanlıurfa Müzesi ve Göbeklitepe'yi görmeniz gerektiğini hatırlatmadan da geçmeyeyim. 

Ayrıca ilgisini çekenler için Kalemegdan'dan Knez Mihailova'ya atlarken solda biraz aşağıda çikolata müzesi mevcut ve çikolata yapılabilen seansları da oluyor. Takdir edersiniz ki ücretleri de ona göreydi, eminim keyiflidir ama çikolatayı evde yaparız hanım diyerek bu müzeyi de es geçtik. Bir yerde içeride ingilizce açıklama olmadığını veya çok az ve yetersiz olduğunu okumamın da etkisi oldu. 

Kalemegdan içerisinde de değişen sergilerin olduğu bir alan mevcut, halka açık değil, girişi ücretli. Hangi serginin olduğuna bakarak ilginizi çekecek bir sergi olup olmadığını değerlendirebilirsiniz. 

Bizim son durağımız ise Belgrad Modern Sanatlar Müzesi oldu. Ücreti kişi başı 600'dü fakat Eskişehir Modern Sanatlar Müzesini gezdikten sonra burayı da merak ettik ve görmek istedik, farklı çarpıcı konuların farklı şekillerde ele alınabildiği yerler olan modern sanatlar müzelerinden birine daha şans verelim dedik. Sitenin biletlerinin kendi sitesinden online alındığında daha ucuz olabileceğini ise sonra öğrendim. 

Müze içerisinden bir fotoğraf

Müze merkez tarafında değil Sava Nehri'nin diğer tarafında bulunan USCE alışveriş merkezinin arkasında bulunan  Park prijateljstva'nın içerisinde bulunuyor. Arabanızı alışveriş merkezine park edebilirsiniz çünkü ilk iki saat ücretsiz park edilebiliyor. Balkanlarda çoğu AVM'nin otoparkı ücretli olduğu için biz açıkçası şaşırmıştık. Fakat merkezden yürüyerek 20-30 dk.'da gitmek de çok kötü bir seçenek olmaz hele hele arabanız yok ve kaldığınız yer merkeze yakındaysa. USCE alışveriş merkezinde ve müzede ücretsiz wifi hizmeti mevcut. Parkta denizi olmayan Sırp gençlerinin asfalta doğru güneşlendiğini görürseniz şaşırmayın. Parktan dönerken de nehir kenarında yürüyerek merkeze veya AVM'ye dönebilirsiniz. 


Biz burada Belgrad gezimizi alışveriş merkezinden yolluklarımızı aldıktan sonra noktaladık ve Üsküp'e doğru arabamızla yola çıktık. Belgrad Üsküp arası dümdüz fakat ücretli bir otoban var, güncel fiyatları internette Sırbistan Üsküp otoyolu fiyat diyerek aratabilirsiniz. Biz 200 tl'ye yakın bir miktar ödedik. Yol yaklaşık 4.5 saat sürdü. 

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. 
Müze 3 katlı ve içerisinde gezdiğimiz dönemde 3 farklı sergi mevcut idi. Girişteki Renklerden Mavi isimli sergide İngilizce açıklama yeterli değildi ne yazık ki. Böyle sergilerde de açıklamayı okumadan bir şey anlamak zor oluyor. Ancak diğer iki serginin hem içerisinde hem de elimize girişte verdikleri kitapçıklarda eserlerle ilgili İngilizce açıklamalar mevcuttu. Yabancı sanatçıların eserlerini azınlıktaydı, çoğunlukla Sırp sanatçıların eserleri mevcuttu. Modern sanat veya gavurca tabiriyle contemporary art olarak nitelendirebileceğimiz kısımları elbette mevcuttu ancak yarı yarıya da fotoğraf sergisiydi diyebilirim. Sırp tarihini bilmeden müzeden herhangi bir şey anlamak mümkün değil zira yakın geçmişte yaşadıklarının sanatlarını etkilememesini beklemek saçma olurdu. 

Müzenin içerisinde olduğu 
Müzenin içerisinde olduğu Park prijateljstva fikri yani Arkadaşlık Parkı (Park of Friendship) ise 1961 yılında ilk NAM Toplantısı (Non-aligned movement) sonrası ortaya çıkıyor. Park ayrıca bir diğer turist bölgesi olarak nitelendirilen Hotel Yugoslavya'ya da ev sahipliği yapıyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karadağ Gezimizden Notlar - Kotor (2. Kısım)

Karadağ Gezimizden Notlar Sveti Stefan ve Budva 1. Kısım

Bosna - Hersek Gezimizden Notlar 2. Kısım ( Saraybosna, Umut Tüneli ve Olimpik Şehir Kalıntıları)