Belgrad Gezi Rehberi 2. Kısım (Müzeler, Taş Meydan ve Şehir)
Belgrad gezimizde 18 katlı her bir katta 10'ar daire bulunan ve 30 - 40 yıllık olduğunu tahmin ettiğimiz apartmanımızda konaklamamızın ardından ikinci günün akşamında dönüş uçuşumuzun olduğu Üsküp'e geçeceğimiz için güne erken başladık. Arabayla merkeze gidip bir kapalı otoparka (imkan bolca mevcut) parkettikten sonra şehri dolaşmaya başladık.
Bir şehrin sokaklarında çoraplarınızın alt kısmı soyulana kadar yürümediyseniz o şehri gezdim demeniz çok da doğru olmayacaktır. Bu ne, bu ne zaman yapılmış acaba, bu neden böyle gibi sorular sormak da olayın tabi ki tuzu biberi. Belgrad mimarisinde barok esintileri esas temayı oluşturuyor. Buna örnek olarak aşağıda ulusal banka ve Sırbistan Millet Meclisi'nin fotoğraflarını bırakıyorum.
![]() |
Sırbistan Millet Meclisi girişi |
![]() |
Ulusal Banka |
![]() |
Aziz Sava Katedrali (Taş Meydan'ın girişinde, Sırbistan Millet Meclisi binasını geçtikten sonra) |
![]() |
Nikola Tesla Müzesi ve hatta müzenin içerisinde Nikola Tesla'nın külleri olması sebebiyle bir yandan da anıt niteliği taşımakta. |
![]() |
Gördüğünüz üzere alan küçük o yüzden belli bir sayıda kişiyle rehberli turlar sınırlı. Müzenin rehbersiz gezme ücreti 400 rsd, rehberli gezme ücreti ise 800 rsd. Rehbersiz gezilmesini kesinlikle önermem, bu gezide bir şeye para verecekseniz buna para vermelisiniz. Rehbersiz geziye deneyler ve film dahil değil. Müzenin içine girip bi bakıp çıkmak için de hem 400 rsd vermeye değmez hem de baktıklarınızdan bir şey anlamabilirsiniz. Eminim müzeyi gezdikten sonra Nikola Tesla'yı daha çok araştırmak isteyeceksiniz. Müzede çektiğim video ve fotoğrafları ayrıca instagram hesabımda görebilirsiniz. Ayrıca müzenin tur saatlerini ve dilini resmi sitesinden incelemek mümkün. Esasında sonrasında Sırbistan Ulusal Müzesini görmeyi planlamıştık ancak girişte normal biletle gezilebilecek serginin küçük ve pahalı olduğunu gördük, müzeye zaman zaman Monet eserleri bile geliyormuş ve özel sergiler de açılıyormuş. Biz gittiğimizde de mevcuttu ancak her biri için ayrı bilet almak gerekiyordu. Antik çanak çömlek mozaik açısından da Antep veya Urfa'nın eline su dökebilecek bir müze olmadığı için buraya para vermek istemedik. Türkiyenin en büyük müzesi olan ve başka bir yazımda anlatacağım Şanlıurfa Müzesi ve Göbeklitepe'yi görmeniz gerektiğini hatırlatmadan da geçmeyeyim. Ayrıca ilgisini çekenler için Kalemegdan'dan Knez Mihailova'ya atlarken solda biraz aşağıda çikolata müzesi mevcut ve çikolata yapılabilen seansları da oluyor. Takdir edersiniz ki ücretleri de ona göreydi, eminim keyiflidir ama çikolatayı evde yaparız hanım diyerek bu müzeyi de es geçtik. Bir yerde içeride ingilizce açıklama olmadığını veya çok az ve yetersiz olduğunu okumamın da etkisi oldu. Kalemegdan içerisinde de değişen sergilerin olduğu bir alan mevcut, halka açık değil, girişi ücretli. Hangi serginin olduğuna bakarak ilginizi çekecek bir sergi olup olmadığını değerlendirebilirsiniz. Bizim son durağımız ise Belgrad Modern Sanatlar Müzesi oldu. Ücreti kişi başı 600'dü fakat Eskişehir Modern Sanatlar Müzesini gezdikten sonra burayı da merak ettik ve görmek istedik, farklı çarpıcı konuların farklı şekillerde ele alınabildiği yerler olan modern sanatlar müzelerinden birine daha şans verelim dedik. Sitenin biletlerinin kendi sitesinden online alındığında daha ucuz olabileceğini ise sonra öğrendim. |
![]() | |
Müze 3 katlı ve içerisinde gezdiğimiz dönemde 3 farklı sergi mevcut idi. Girişteki Renklerden Mavi isimli sergide İngilizce açıklama yeterli değildi ne yazık ki. Böyle sergilerde de açıklamayı okumadan bir şey anlamak zor oluyor. Ancak diğer iki serginin hem içerisinde hem de elimize girişte verdikleri kitapçıklarda eserlerle ilgili İngilizce açıklamalar mevcuttu. Yabancı sanatçıların eserlerini azınlıktaydı, çoğunlukla Sırp sanatçıların eserleri mevcuttu. Modern sanat veya gavurca tabiriyle contemporary art olarak nitelendirebileceğimiz kısımları elbette mevcuttu ancak yarı yarıya da fotoğraf sergisiydi diyebilirim. Sırp tarihini bilmeden müzeden herhangi bir şey anlamak mümkün değil zira yakın geçmişte yaşadıklarının sanatlarını etkilememesini beklemek saçma olurdu. Müzenin içerisinde olduğu | Müzenin içerisinde olduğu Park prijateljstva fikri yani Arkadaşlık Parkı (Park of Friendship) ise 1961 yılında ilk NAM Toplantısı (Non-aligned movement) sonrası ortaya çıkıyor. Park ayrıca bir diğer turist bölgesi olarak nitelendirilen Hotel Yugoslavya'ya da ev sahipliği yapıyor. |
Yorumlar
Yorum Gönder